TEKSTİLLERDE HİJYEN UYGULAMALARI

 

Dr. Dilek TOPRAKKAYA, Teks.Yük.Müh. Mehmet ORHAN, Teks.Yük.Müh. Cem GÜNEŞOĞLU

Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü

 

1. GİRİŞ

İnsan vücudunun birçok bölgesinde, çok çeşitli mikroorganizmalar bulunur ve taşıyıcı ile hastalığa neden olmayacak şekilde uyum içerisindedir. Aynı zamanda vücudumuzu saran tekstiller, deri üzerinde birçok mikroorganizmanın yaşaması için gerekli olan ortam şartlarını sağlamaktadır. Bununla birlikte, mikroorganizmaların, tekstiller üzerinde üreyebildikleri uzun yıllardan beri bilinmektedir. Tekstiller, geniş yüzey alanı ve nem tutma özelliğine sahip olduğundan mikrobiyal büyüme için mükemmel ortam oluştururlar. Bu şartlar, mikroorganizmaların biyofilm oluşturmasına ve hızla gelişmesine olanak sağlar. Hızla gelişen mikroorganizmalar, kötü kokulara, görüntü ve renk bozukluklarına, çirkinleştirici lekelere vb. sorunlara yol açabilir. Bu durum bir ürünü hijyenik ve estetik bakımlardan kullanılamaz hale getirebilir. Mikrobik kirlenmeye maruz kalan ürünlerin tüketici sağlığı için potansiyel bir tehdit oluşturması da buradaki diğer bir önemli konudur [1,2,3,4,5].

Mikroorganizmaların yüzeye tutunmasına, taşınmasına ve bunların neden olduğu hastalıkları iletmesinden dolayı özellikle tıbbi ve hijyenik alanda kullanılan tekstillerde, antimikrobiyal fonksiyonların olması istenmektedir. Tekstillerdeki bakteriyel büyüme üzerine yapılan çalışmada, yaygın olarak kullanılan tekstil malzemelerinin yüksek miktarda patojene ev sahipliği yaptığı görülmektedir. Ayrıca hastane personelinin ellerinden veya giysilerinden dolayı hastaların enfeksiyonları, metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) nedeniyle yayıldığı belirlenmiştir. Bakterileri yok etme tehlikesi nedeniyle günlük kıyafetlerimizde antimikrobiyal özellikte giysiler kullanmamız önerilmemektedir. Antimikrobiyal ürünler, kesinlikle özel bir pazar grubu için uygundur. [1].

Sonuç olarak tekstillere uygulanan antimikrobiyal ve antibakteriyel işlemler, bu organizmaların tekstil yüzeylerinde yerleşmelerini veya çoğalabilmelerini önlemek amacıyla yapılmaktadır. Bu işlemlerin esası, tekstil ürününe antibakteriyel maddeler aktarılarak mikroorganizmaların etkinliklerinin durdurulmasıdır. Bu işlemlerin sonucunda, rahatsız edici kokuların oluşumu, enfeksiyon ve reenfeksiyon oluşumu, lif materyalinin zarar görmesi önlenir.

 

2. MİKROORGANİZMALARIN TEKSTİL İÇİN ÖNEMİ

Mikroorganizmalar, soluduğumuz havada, vücudumuzda, toprakta ve temas ettiğimiz bütün yüzeylerde bulunabilir. Beslenme kaynağı, yeterli sıcaklık ve yeterli nem oranı, gelişmeleri için gerekli olan şartları oluşturur. İnsan vücudunun birçok bölgesinde, mikroskobik organizmalar bulunur. Derimiz, sayısız küçük organizma ile kuşatılmıştır ve bunların çoğu bizim deri floramızı ve doğal koruma tabakamızı oluşturur. Normal floranın bir üyesi olarak kabul edilen organizmalarla oluşan fırsatçı enfeksiyonlar, bazı koşullar altında sık karşılaşılan bir sorundur. Bakteriler, normal floranın en sık rastlanan üyeleridir, özellikle mukozalarda bulunur ve çoğu bölgelerde anaerop bakteriler baskındır [6,2,7,8,9,10].

Mikroorganizma terimi genel olarak bakteriler, mantarlar (küfler ve mayalar) ve virüsleri içerir. Tekstil ürünlerini ilgilendiren özellikle bakteriler ve daha sonra mantarlardır. Mikroorganizmalar, bir miktar nem ve uygun bir gıda varlığında gelişmeye başlar ve ideal koşullar altında mikrobik büyüme çok hızlı gelişir ve şiddetli koşullar altında bile varlığını devam ettirir. Tek bir bakteri ile başlandığında, yaklaşık 9 saat sonra 6 milyar bakteri meydana gelmektedir ve bu da yeryüzünde yaşayan insanların sayısına eşittir. Bu durum kirlenmeyi, düşük ve emniyetli bir seviyede tutmak için uygun bir mikrobik korumanın ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. Çoğu durumda, hoş olmayan kokuların oluşumu, aslında kontrolsüz bakteri büyümesinden kaynaklanmaktadır. Deri üzerinde mikroorganizmaların büyümelerini destekleyen koşullar, benzer şekilde tekstiller üzerinde de sağlanır. Nem, sıcaklık ve besin (ter ve üre) gibi deri ve tekstiller üzerindeki destekleyici koşullar, bakterilerin sayısal olarak hızla artmasına imkan sağlar ve kimyasal bozulma ürünleri olarak hoş olmayan kokular oluşturur. Deri ile temas sonucu çok kısa bir giyim süresi sonunda bile mikroorganizmalar tekstil yüzeyine nüfuz eder [7,4,5].

Tekstiller, mikroorganizmaların büyümeleri için gerekli ortamı sağladıklarından, mikroorganizmaların güçlenerek büyümesi, kötü kokulara yol açabildiği gibi (kumaş, çoraplar vb.), görsel bozulma ve renk değişimlerine (perdeler, halılar, farklı ev döşemelikleri vb.) ürün kullanım ömrünün azalmasına (özellikle pamuk ve yün içerikli ürünler) ve insan sağlığı üzerinde potansiyel tehlikelere de sebep olabilir. Bu ise bazı durumlarda, hijyenik ve estetik olan bir malzemenin kullanılamaması anlamına gelebilir [6].

Mikroorganizmaların, kumaş yüzeyleri üzerine tutunması (adhezyon) sonucunda, tekstil materyalleri taşıyıcı olabilmektedir. Bu sonuçlardan dolayı, tıbbi amaçlı kullanılan malzemeler, cerrahi elbiseler, hastane perdeleri, hemşire elbiseleri, yer kaplama ve yatak malzemeleri, havlular ve işçi üniformaları gibi giysilerin antimikrobiyal fonksiyon kazanması gereklidir [11,12,5].

 

3. ANTİMİKROBİYAL MADDELER

Antimikrobiyal madde, bakteri, küf, maya ve mantarlar vb. mikroorganizmaları öldüren, büyümelerini veya üremelerini engelleyen doğal, sentetik veya yarı sentetik bir madde olarak tanımlanabilir. Dünya üzerinde mikroorganizmaları öldüren binlerce kimyasal madde bulunur. Bunlardan birçoğu, bitki ve hayvansal özler, arsenik, kurşun, kalay, civa, gümüş gibi doğal maddelerdir. Ancak bunların çoğu uygulamada insan ve çevreye karşı toksik olabilirler. Bu nedenle tekstil endüstrisinde kullanılacak bir antimikrobiyal madde, sadece mikroorganizmaları öldürmekle kalmamalı, aynı zamanda insan ve çevre bakımından güvenli olmalı, tekstil materyalinin diğer özelliklerini eksi yönde etkilememelidir [7,2].

Şekil 1. Farklı antimikrobiyal etkiler

Antimikrobiyal etkinliği ifade etmek için tekstil endüstrisinde ve birçok kaynakta farklı terimler kullanılmıştır. Bakterisidal, bakteriyostatik, fungisidal, fungistatik veya biyosidal ve biyostatik terimleri, en yaygın kullanılan örneklerdir. Antimikrobiyal etkinlik, bakterilerin büyümesini durduran, mikrobiyal kolonilerin oluşumunu önleyen ve mikroorganizmaları yok eden tüm etkinlik ilkelerini kapsayan ortak bir terimdir. Mikroorganizmaların canlılığı üzerinde olumsuz etki, genel olarak antimikrobiyal etkinlik olarak tanımlanır [13].

 

4. ANTİMİKROBİYAL MADDELERİN ETKİLERİ

Tekstillere uygulanan antimikrobiyal işlemler ile uzun süre boyunca tekstil ürününü koruması ve korunmasını sağlaması amaçlanmaktadır. Antimikrobiyal bitim işlemlerinin kullanılmasının dört ana amacı vardır.

Mikrobiyel lif bozulmasının bir sonucu olarak performans özelliklerindeki kaybı önlemek

Bakteri oluşum tekrarını önemli ölçüde sınırlandırmak

Terin mikrobiyal bozunmasının bir sonucu olarak koku oluşumunu azaltmak

Patojenlerin taşınması ve yayılmasını önlemek [2,13].

Bu amaçla kimyasal yöntemler ve fiziksel yöntemler ile tekstil ürününe antimikrobiyal bir özellik kazandırabiliriz.

 

Çizelge 1. Tekstillere antimikrobiyal özellikler kazandıran işlemler

Antimikrobiyal Etki

Kimyasal Yöntemler

Fiziksel Yöntemler

Fenol ve fenol bileşikleri

Alkoller

Ağır metaller ve bileşikleri

Oksitleyici maddeler

Klor ve türevleri

İyodinler

Boyalar

Sabun ve Sentetik Deterjanlar

Sıcaklık

Ozmotik Basınç

Radyasyon

Filtrasyon (Süzme)

 

Kimyasal yöntemlerde kullanılan maddeler, uygun konsantrasyonlarda mikroorganizmaları öldürme veya üremelerini durdurma kapasitesinde olduklarından, kullanılma amaçlarına göre seçilir. Uygulanacak maddenin yapısı, etkilenmesi istenen mikroorganizma tipleri ve çevre şartları, sıcaklık, pH konsantrasyonu, uygulama süresi ve organik maddelerin varlığı, kimyasal ajanın aleyhine etki edebilirler. Bu yüzden seçilen kimyasal maddenin, çevre şartlarından mümkün mertebe etkilenmemesi gerekir.

Oksitleyici maddelerden oksijenli su, hidrojen peroksit adıyla da anılan etkili bir antiseptiktir. Yüksek moleküllü yağ asitlerinin sodyum veya potasyum tuzları olan sabunlar ve sentetik deterjanlar, mikroorganizma türüne göre değişen antiseptik güce sahiptirler ve etkileri mekaniktir. Yüzey gerilimini azaltıp suyun ıslatma gücünü arttırır, köpüğe geçen organizmalar, durulama ile elimine olur [8,16,17].

Oksitleyici maddeler, aldehitler, halojenler ve peroksi bileşiklerini kapsar ve öncelikle mikroorganizmaların hücre zarını etkiler. Koagülantlar, ağırlıklı olarak alkollerdir, değiştirilmez şekilde protein yapılarını denatüre ederler. Halojenler, isotiazolar ve peroksi bileşiklerini kapsayan radikal oluşturucular, serbest elektron varlığından dolayı, yüksek reaktiviteye sahip maddelerdir, hemen hemen tüm organik yapılarla özellikle amino asitlerdeki okside olan tiollerle tepkimeye girer. Çok düşük konsantrasyonlarda bile mutasyon ve dimerizasyonu tetiklediklerinden dolayı radikal oluşturucular nükleik asitlere karşı özel bir risk oluştururlar. Dörtlü amonyum bileşikleri, biguanitleri, amin ve glukoprotamin, polikatyonik, gözenekli ve emici özellikler gösterir. Bu maddelerle işlem gören lifler, mikroorganizma hücre zarına bağlanır ve zarın penetrasyonu ve hücrenin bozulması sonucu lipopolisakkarit yapılar dağılır. Kullanılan metalik bileşiklerin bir çoğu, özellikle farklı gümüş bileşikleri günümüzde oldukça popülerdir. Genellikle kompleks oluşturan metalik bileşikler, aktif enzim merkezlerinin engellenmesine neden olur. Bu oligodinamik etki olarak tanımlanır. En etkilisi kadmiyumdur ve bu bileşiği sırasıyla gümüş, pirinç, bakır ve cıva takip eder. Altın, platinyum, demir, alüminyum ve çinko ile bu etki oluşmaz. Gümüş içerikli ürünlerin bakterilere karşı etkilidir ancak mantarlar ve küflere karşı etkinlikleri iyi değildir. Dörtlü amonyum bileşikleri ve triklosan esaslı ürünler, bakteriler, küfler ve mantarlara karşı gümüşten daha etkilidir. Bununla beraber gümüş, poliester ürünlerde kullanılabilirken diğer ürünler kullanılamaz. Yengeç kabuklarından elde edilen kitin türevi olan Kitosan gibi doğal ürünler de çok sık kullanılmaktadır. Bakteri, mantar ve virüslere etkilidir. Kitosan durumunda, protonize olmuş amino grupları bakterinin negatif yüklü hücre yüzeyi ile glikoz halkalarına bağlanır. Bakteriyel hücre zarı üzerinde polikatyonik etkinin n-alkillenmiş polivinilpiridinden geldiği bilinmektedir. Teknolojik olarak kullanışlı olmalarına karşın, diğer birçok antimikrobiyal orta derecede biyosidal özelliktedir [1,6,13,15,16,18-21].

Fiziksel yöntemlerden sıcaklık, ucuz, kolay ve etkili bir metottur. Isı, hücre proteinlerini koagüle ederek, mikroorganizmaları inaktive eder. Kurutma sonucu ortamdaki su miktarı % 30' un altına düşer, bu nedenle hücrelerin kurutulması metabolik faaliyetlerin durdurulmasına neden olur. Radyasyon, bakterisid özelliktedir, radyasyon, stoplazmadaki suyu iyonize ederek, çeşitli aktif bileşiklerin (hidrojen peroksit, süperoksit) ve hidroksil radikallerinin oluşmasına neden olur. Bu bileşiklerin ve radikallerin, protein ve nükleik asitler üzerinde ölümle sonuçlanan denatüre edici etkileri vardır. Filtrasyon (süzme); ısıya duyarlı sıvıların sterilizasyonunda, filtrasyon yöntemi kullanılır. Kontaminant mikroorganizmaları elimine ederken, sıvının kolayca geçmesine izin veren ve açıklıkları 14-0,023 m m arasında değişen çeşitli filtreler geliştirilmiştir. Günümüzde cam tozu amyant, diyatome toprağından yapılmış olanlar ile selüloz asetattan yapılmış membran filtreler kullanılmaktadır [8,16,17].

Tekstiller için antimikrobiyaller uygulamalarda iki tip mekanizma mevcuttur:

Filtreleyici tip (Konvensiyonal antimikrobiyaller)

Filtreleyici olmayan tip

Filtreleyici tip mekanizmada, mikroorganizma ile karşılaşıldığında kumaş yüzeyinden antimikrobiyal madde yayılır. Kumaştan ayrılan antimikrobiyal maddeler, aktif bir küre oluşturur ve bu küre içerisine gelen mikroorganizma yok edilir. Ancak zamana bağlı olarak dayanım azalır ve yavaşça etkinlik kaybolur. Böylece mutasyon yardımıyla daha güçlü bir soy oluşturma olasılığı artar.

Filtreleyici olmayan mekanizmada, antimikrobiyal madde giysi yüzeyinde kalır ve yüzey ile temas sonucunda bakteriler yok edilir. Hücre zarına etki ederek mikroorganizmaları yok ettikleri için mikroorganizmalar antimikrobiyal maddeyi tüketmez ve sonuçta işlem kalıcı olur. Kumaşın kullanım süresi boyunca görevini yapar, etkinliğini kaybetmez ve 40 yıkamaya kadar dayanıklıdır [6].

Triklosan gibi antimikrobiyal maddeler, göç edici özelliktedir. Lifin dışına doğru serbest kalır ve bir engelleme bölgesi oluşturur. Bu antimikrobiyaller, çok katlı malzemeler içerisinde geniş bir koruyucu bölge oluşturur ancak kumaştan salınma sonucu etkilerini yitirirler. Gümüş ve dörtlü silanlar gibi antimikrobiyal maddeler, tekstil yüzeyi üzerinde sabit bir şekilde bulunur. Antimikrobiyalin mikroorganizmaları öldürmesi için mikroorganizmaların kumaş ile temas halinde olması gerekir. Seçilecek antimikrobiyal tipi, çoğunlukla hangi lif çeşidinin korunacağına bağlıdır. Poliester gibi hidrofobik bir lif için sadece lif yüzeyi korunmalıdır. Pamuk gibi hidrofilik bir lif için, nem her nerede bulunuyorsa orası korunmalıdır. Bu iki temel mekanizma ticari olarak kullanılırken, tekstil bitim işlemlerinde uygulanan en yaygın yöntem kontrollü şekilde bırakma mekanizmasıdır [1,15].

Antimikrobiyal maddelerin hepsi, aynı mekanizma ile etki göstermez. Bu nedenle doğru seçim yapabilmek için, kullanılan antimikrobiyaller arasındaki farklılıkların anlaşılması önemlidir.

Antimikrobiyal uygulamalar;

· Kimyasal yapılarına

· Çalışma mekanizmalarına ve şartlarına

· Kalıcılıklarına

· Etkinliklerine

· Toksiklik ve güvenliklerine

· Maliyetlerine göre birbirleriyle farklılık gösterirler [2].

Tekstiller üzerinde kullanılan antimikrobiyal maddelerin birçoğu, gıda ve kozmetik sektöründe de kullanılmaktadır. Bu maddeler, toksikolojik bakımdan güvenli olup test edilerek kullanılmaktadır. Örneğin kozmetik endüstrisine göre tekstil bitim işlemlerinde daha düşük konsantrasyonlarda kullanma eğilimi vardır [13].

Antimikrobiyaller için üç önemli gereksinim önemlidir.

Güvenlik; ürünü kullanacak olan kişinin güvenliği, ürünü üretecek işçinin güvenliği, çevrenin güvenliği

Dayanıklılık; tekstiller yıkanabilme ve yeniden kullanılabilme gibi önemli bir özelliğe sahiptir ve tekstil ürünü kullanım ömrü boyunca antimikrobiyal özelliğe sahip olmalıdır

Tekstil özelliklerini ve işlemlerini koruma; antimikrobiyaller, uygulanacak tekstil fabrikaları için yaygın bir proçes olmalı ve kolayca uygulanmalıdır. Antimikrobiyal madde, herhangi bir şekilde diğer tekstil özelliklerini etkilememelidir.

Seçilen antimikrobiyal madde, hedef mikroorganizmaların tamamı üzerinde kontrol edici etkiye sahip olmalı ancak doğal deri florası gibi hedef dışı mikroorganizmalar üzerinde etkili olmamalıdır. Bu gereksinimlere ayrıca düşük fiyat, formülasyon stabilitesi ve ürünün üniform uygulanmasını sağlayacak gereksinimler de eklenmelidir.

Kalıcılık, antimikrobiyal uygulamalar için en önemli faktördür. Antimikrobiyal etki oluşturmak o kadar da zor değildir. Toksikolojik olarak kabul edilebilir düzeyde birçok madde halen mevcuttur. Ancak bitim işlemleri için ana sorun, tutarlı kalıcılıktır. Kumaşlara uygulanan herhangi bir kimyasal antimikrobiyalde, şu ana kadar tutarlı bir kalıcılık görülememiştir.

Bunun yanında çevresel endişeler, birçok antimikrobiyal bileşiğin piyasadan kalkmasına veya pahalı üretimine neden olmuştur. Günümüzde piyasadaki pek çok antimikrobiyal madde, çevresel sorumlulukla üretilmektedir. Yeni ürünlere yönelik araştırmalar, pamuk ve poliester kumaşlarda kalıcılığın sağlanması ve çevre ile dost kimyasal yapıların ve magnezyum hidroperoksit gibi çevresel olarak zararsız maddelerin geliştirilmesi üzerine odaklanmıştır.

Ayrıca organizmalar, belirli antimikrobiyallere karşı direnç geliştirebilir. Bileşiğin etkinliği ne kadar çok özelleştirilirse, organizmanın direnç geliştirmesi de o kadar artar. Bileşiğin öldürme etkisi ne kadar genel ise, organizmanın direnç kazanma olasılığı o kadar az olur. Antimikrobiyal olarak antibiyotiklerin kullanılması tehlikelidir ve bakteriler arasında direnç gelişimine neden olabilir. Tekstillere yönelik uygulanan antimikrobiyal işlemlerin hiçbirisi antibiyotik olarak kullanılmaz. Bu nedenle bakteriyel direnç, gerçek bir sorun değildir. Bu yorumlar, el sabunlarında ve losyonlarda yaygın olarak kullanılan antimikrobiyal triklosan üzerinde genellikle yoğunlaşmıştır. Triklosan, birçok testten tamamen geçmiş antimikrobiyal bir maddedir. Ayrıca, triklosan ile 30 yıllık deneyimler sonucu organizmaların direnç kazandığına ilişkin herhangi bir kanıt yoktur [1].

 

5. Tekstil materyaline antimikrobiyal işlem uygulamaları

Antimikrobiyal bitim işlemlerinde, tekstil ürününe antimikrobiyal maddeler aktarılarak mikroorganizmaların etkinlikleri durdurulur. Bu işlemlerin sonucunda, rahatsız edici kokuların oluşumu, enfeksiyon ve reenfeksiyon oluşumu, lif materyalinin zarar görmesi önlenir. Bu işlemler, alerjik etki yaratmamalı, kullanılan maddeler birbirine uygun olmalı ve vücuda zarar vermemelidir, ışık, ter ve yıkama haslıkları iyi olmalıdır. Özellikle antimikrobiyal maddenin tekstil ürününe aktarılabilmesi için suda çözünür olması, bu işlemin yıkama direncini azaltır. Antimikrobiyal bitim işlemlerinde, çeşitli kimyasallar kullanılmaktadır. Burada önemli olan nokta, bu kimyasalların yıkamaya olan dirençleridir. Yapılan çalışmaların çoğu, bu işlemlerin yıkamaya karşı dayanıklılıklarını arttırmaya yöneliktir [2].

Mikroorganizmaların üremesi için uygun olan zemine uygulanan işlemler ile mikroorganizmaların gelişmeleri önlenerek koruyucu etki sağlanır. Ter, katı yağlar, sabun kalıntılarının, bakteri ve mantarlar tarafından bozuşturulması önlenir. Böylece rahatsız edici ter kokusu, çürüme ve küf kokuları ortaya çıkmaz. Antimikrobiyal bitim işlemleri, hem bakteriler hem de mantarlara karşı etkilidir [15].

Antimikrobiyal maddeler, uygulamadan sonra yüzeyden yayılarak uzaklaştıklarından dolayı, tekstil yüzeyi üzerindeki aktif madde miktarı zamanla azalır ve etkin olamayacakları seviyeye iner. Bu durumda, mikroorganizmalar bu antimikrobiyallere karşı direnç kazanarak bağışıklık kazanırlar. Konvensiyonel (bağ yapmayan) antimikrobiyal maddeler, genellikle spesifik organizmalara karşı etkilidir, geniş bir spektruma sahip değildir, diğer bir deyişle, sadece birkaç bakteri türüne karşı etkilidirler veya tüm bakterilere etki gösterseler bile, küf, maya ve mantarlara karşı etkili değildirler. Güvenlik ve toksikolojik açıdan bağ yapmayan antimikrobiyallerin kimyasal yapısı önemlidir. Örneğin, pek çok organokalay içeren antimikrobiyal, tüketici sağlığı, atıklarının çevreye ve uygulamayı yapan kişiye olan etkisi açısından büyük bir dikkatle ele alınmalıdır. Antimikrobiyal bitim işlemleri, stabilite gereksinimlerine uyum sağlamalı ve tüketici sağlığına karşı bir risk oluşturmamalıdır. Bu aktif madde, yıkamayla uzaklaşmamalı ve kuru temizlemeye dayanıklı olmalıdır [2,13].

Bunun yanında dış giyim, sağlık hizmetleri ve spor sektörleri için modern tekstillerin gelişmesiyle patojenik mikroorganizmaların taşınması ve yayılmasını önleme ve deodorantlama veya koku kontrol etkisi olmak üzere iki yeni amaç daha ortaya çıkmıştır. Deodorantlama etkisi, tekstil üzerindeki terin mikrobiyal bozulmasının önlenmesinden oluşur ve böylece koku maddesinin serbest kalması önlenir. Tekstil, terlemenin oluştuğu diğer bir deyişle doğrudan deriyle temas eden bölgelerde giyilir ve burada mikroorganizmaların yok edilmesi gerekli değildir. Derimize karşı yoğun deodorant bitim işlemi görmüş bir tekstil giyildiğinde, derimizin bakteriyel florasına veya derimize zarar verir veya ürünü giyen kişinin sağlığını riske atar. Bu nedenlerden dolayı, yıkanmayan ve özel etkilere sahip biyostatik bitim işlemleri, iş giysisi ve gıda endüstrisinde kullanılmak üzere geliştirilmiştir [20].

Tekstillere uygulanan bitim işleminin yararlarını kısaca özetlersek:

Kumaşlara tazelik kazandırır

Mikroorganizmaların neden olduğu kokuları yok eder

Mikrobiyel büyümenin neden olduğu lekeleri kontrol eder

Mikroorganizmaların büyümesini kontrol ederek kumaşın kullanım ömrünü arttırır

Birçok kumaşın tutumunu geliştirir

Deri tahrişi olmaz ve sonuç olarak deri hastalıkları olmaz [6].

6. Sonuç

Mikroorganizmaların tekstil yüzeyleri üzerinde yerleşip çoğalmasının, hem materyale hem de insan sağlığına karşı sayısız zararları vardır. Bu durum özellikle doğal liflere yerleşen mikroorganizmalar için ürünün mukavemetini, tutumunu ve görünümünü olumsuz yönde etkileme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Zamanla tekstillerde küflenmelere, lekelenmelere ve renk bozukluklarına yol açarlar. İnsan sağlığı için zararlı bazı mikroorganizmalar, tekstil yüzeylerine rahatlıkla yerleşip çoğalabilmektedirler. Ayrıca terlemenin de etkisiyle, vücudun ve kullanılan giysilerin kötü kokmalarına da sebep olmaktadırlar.

Tekstillere uygulanacak antimikrobiyal işlemlerde, organik cıva ve kalay bileşikleri, dörtlü amonyum bileşikleri, zirkonilasetat-peroksit kompleksleri, dörtlü amonyum-sülfomanid türevleri, zeolit ve metal iyon bileşikleri gibi birçok kimyasal kullanılmaktadır. Burada en önemli olan nokta, bu kimyasalların yıkamaya olan dayanımlarıdır. Bu alanda yapılan çalışmaların büyük bir çoğunluğu, bu işlemlerin yıkama dayanımlarını arttırmaya yöneliktir.

Bununla birlikte, yapılan uygulamalar sonucunda deri üzerindeki bulunan bakterilerin ölmesi, kesinlikle iyi değildir. Bu durum derinin koruyucu tabakası ısından ciddi sorunlara neden olabilir. Ayrıca deri hücreleri de kimyasal maddelerden kötü bir şekilde etkilenebilir. Bu nedenlerle, kuvvetli antimikrobiyal maddelerin kullanılması, her iki hücre tipine de zarar verebilir. Tekstil mamulleri mikroorganizmaları öldürmekten çok, deri üzerinde çoğalmasını azaltmalı veya durdurmalıdır. Eğer mikroorganizmalar, yavaş çoğalır veya hiç çoğalmazsa herhangi bir metabolik etki yapmazlar ve içinde önemli mineraller ve hormonların bulunduğu ter çözeltisini daha fazla ayrıştırılamazlar. Böylece daha fazla metabolik ürün ortaya çıkmaz ve deride hoş olmayan kokular ve diğer etkiler önlenir.

 

Kaynaklar:

1. Thiry M.C., Small Game Hunting: Antimicrobials Take The Field, ATCC, 2001;November:11-6.

2. http://www.gemsan.com/bulten34.pdf

3. http://www.aegisasis.com/antimicrobial.html

4. http://www.tdctrade.com/imn/imnl7

5. Studer H. Poliolefin Liflerinin Antimikrobik Korunması, Melliand Türkiye Sayısı, 1999; 1.

6. Menezes E. Özel Tekstiller için Antimikrobiyal Bitim İşlemi, International Dyer, 2002; December:13-16.

7. Lindemann B., Durable Antimicrobial Effects on Textiles, Melliand, 2000; 10:E205.

8. Schmidt M. Dezenfeksiyon ve Sterilizasyon. In: Serter D.(ed), Nms-Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları. 3.Baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti, 1997:61-3

9. Kayser F.H., Tıbbi Mikrobiyolojinin Temelleri. In: Anğ M. (ed), Tıbbi Mikrobiyoloji. 9.Baskı, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti, 2002:23-159.

10. Hart T., Shears P. Mikrobiyolojinin Kapsamı ve Mikroskopik İnceleme. In: Anğ Ö. (ed), Tıp Mikrobiyolojisi, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti, 2001; 1-79.

11. Asker G. Giysilerde Oluşabilecek Rahatsız Edici Kokuların Önlenmesi Üzerine Bir Çalışma, 1989; No:9750 (yayınlanmamış ); 11-19.

12. Başer İ. Tıpta Kullanılan Tekstil Materyalleri, Tekstil Teknik, 1995; 5:100.

13. Mucha H. Hofer D. Abfalg S. Swerev M. Antimicrobial Finishes and Modifications. Melliand International 2002; 8:148-151.

14. Bükey İ. Florkarbon ve Silikon Bileşikleriyle Elde Edilen Bitim İşlemlerinin Etkileri Üzerine Bir Araştırma, 1995; No: 16047(yayınlanmamış); 15-17.

15. Holme l. Antimicrobials Impart Durable Freshness, International Dyer, 2002; December:9-11.

16. Gücin F., Dülger B., Genel Mikrobiyoloji Laboratuar Kılavuzu, Bursa: Uludağ Üniversitesi Matbaası, 1995:119-36.

17. Kılıçturgay K., Normal Vücud Florası. In: Kılıçturgay K. (ed), Klinik Mikrobiyoloji, İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri Ltd Şti, 1994:1-4.

18. Courtaulds Fibers Coventry Amicor Antimicrobial Fibers, Chemical Fibers International, 1998; 12.

19. Gang S. Durable and Regenerable Antibacterial of Fabrics: Chemical Structures, Textile Chemist and Colorist, 1999;5.

20. Gang S. Durable and Regenerable Antibacterial of Fabrics. Biocidal Properties, Textile Chemist and Colorist, 1998; 6:26-30.

21. Gang S. Durable and Regenerable Antibacterial of Fabrics: Fabric Properties, Chemist and Colorist, 1999; 1:21-24.

22. Berberoğlu N. Son Yıllarda Geliştirilen Tekstil Lifleri, No:20425 (yayınlanmamış); 1996; 1-3:21-23.